Helsinki Gezi Rehberi


Hamile bir seyahat kolik anne, 20 aylık bir asi bebek, bu ikisinin kahrını çekmeye gönüllü seyahat fobik bir baba! Muhteşem üçlü olarak; soğuk havası, insanı tir tir titreten sert rüzgarları ve karanlık olmasıyla meşhur İskandinav ülkelerine kara kışa girerken yaptığımız seyahatin ilk durağı Finlandiya!

Ben Finlandiya’da neredeyse bir sene yaşadım. Defalarca tekrar gittim. Ülkenin neredeyse yarısı ile arkadaş oldum ama yine de doyamıyorum bu ülkeye. (Ah bir de Finlandiya’yı eşimden dinleyin. 🙂 Neyini bu kadar seviyorum asla anlamayacak beni.) Daha önceki seyahatlerimi saymıyorum. Çoluklu çocuklu bir aile olarak deneyimlerimizi şimdi sıralayacağım size.

Helsinki soğukları Can’a beremi giydirdi 🙂

Başlıyoruz: Helsinki 101

Finlandiya’nın en kalabalık nüfuslu ve aynı zamanda baş kenti olan tipik bir İskandinav şehridir Helsinki. Oldukça güvenli, keyifli, gezmesi rahat, modern, yeşil, temiz bir yer burası. İklimi oldukça sert. Kış ayları uzun ve karanlık geçiyor. Hele de kar yağışı beklendiği gibi olmazsa şehirde son derece boğucu bir karanlık hakim oluyor. Helsinki’de kış aylarında -20 ve bazen daha da soğuk dereceler görmeniz mümkün. Yaz ayları ise kışın tam aksine, şehrin en keyifli en canlı olduğu dönemler. Juhannus (Mid Summer ) festivalleri bence kaçırılmamalı.
Dolayısıyla seyahat etmek için en güzel ay Temmuz. Ancak biz pilavdan dönenin kaşığı kırılsın mantığı ile soğuk hava da neymiş dedik ve Aralık ayının son haftası gittik. Fin hamamını duymayanınız yoktur. Ya da bir diğer adıyla Sauna. Finlandiya denilince benim aklıma gelen ilk şey bu. Sauna başlı başına bir kültür. Finliler genellikle saunaya tamamen çıplak girerler. (Sauna seksüel bir alan değil, ancak saunadan tam anlamıyla faydalanabilmek için üzerinizde mayo, vb olmaması gerekiyor.) Sauna da abartmak istemiyorum ama 80 – 100 derece sıcakta, ısıyı buhar ile artırarak 15-20 dakika kaldıktan sonra; koşarak, buz gibi duşa girmek ya da bahçedeki karlara atlamak, ya da Baltık denizine girmek ya da buz delikleri içine dalmak Sauna’yı hakkını vererek kullanmak anlamına geliyor. 🙂 İlk duyduğumda aman ne tehlikeli tam bir şok etkisi insana diyordum ama deneyince bağımlısı oldum. Kendinizi yeni doğmuş bebek gibi hissediyorsunuz Sauna’dan sonra. Biz de madem kışın gidiyoruz, bari Sauna’ya gireriz dedik ama olmadı. (Fırtına etkisi diyelim.)

Otelimizin bulunduğu cadde

Harbor

Bizim Helsinki’de kalacağımız iki gün için hava durumu durduraksız yağmur gösteriyordu ama hiç yağmadı. Bir damla yağmura bile maruz kalmadık. 🙂 Bu da benim şansım olsun. Yunanistan’da Can’ın şansıydı. 🙂

Helsinki’ye THY ile direk uçuşlar var ve tam 3,5 saat sürüyor. Sanıldığı kadar uzun bir uçuş değil. Eskiden Finnair de uçuyordu ancak artık yok. Bilet fiyatı bizim gibi high season’da giderseniz (Christmas’dan iki gün önce) biraz pahalı. Üçümüz için 1.200 TL tek yön uçak bileti ödedik Helsinkiye gidebilmek için. Normalde 600 lira civarı bilet bulunabiliyor…

Helsinki’de hava limanında aracımızı kiraladık ve şehir merkezine doğru yola çıktık. Helsinki Hava limanı Vantaa’da bulunuyor ve buradan şehir merkezine gitmek yaklaşık yarım saat sürüyor. Helsinki’de kaldığımız oteli booking.com üzerinden Can buldu ve yeri gerçekten efsaneydi. Helsinki şehir merkezinin kalbi sayılan Stockmann alışveriş merkezinin tam karşısındaki caddede kaldık. (Otel Finn)
Finlandiya pahalı bir ülke. Konaklama fiyatından tutun da yeme içme, toplu taşıma, elinizi attığınız her şey genel olarak pahalı. Kaldığımız otel inanılmaz ucuzdu çünkü 2 yıldızlı yeni bir otel işletmesiydi ve bizim bugüne kadar kaldığımız tek kahvaltısı olmayan otel burasıydı. Eğer lüx peşinde değilseniz, rahat yatak ve temizlik yeterli diyorsanız bu oteli kesinlikle tavsiye ederim.

Helsinki Gezilecek Yerler

Baştan söylemeliyim. Helsinki de öyle çok fazla gezilecek yer yok 🙂 Bütün şehri baştan sonra gezmeniz dinlenip, meşhur kahvelerinden içerek mola verme süreniz ile birlikte bir gün sürüyor.

Gezip görebileceğiniz başlıca duraklar ise;

– Mannerheimintie (Mannerheim Caddesi)
Merkez tren istasyonundan Esplanade sonuna kadar uzanan en işlek cadde. Cadde boyunca yürüdüğünüzde, Aynı İstanbul’daki Bağdat Caddesi gibi, restoranlar, alışveriş için mağazalar, kültürel mekanlar ve Parlamento binası bulunuyor. Ayrıca cadde boyunca sürekli karşılaşacağınız Tramvaylar ile istediğiniz yere ulaşabilme imkanınız var.

– Parlamento Binası & Senato Meydanı

Burası özellikle yaz mevsiminde adeta bütün Finli gençlerin toplanma noktası.
Senato Meydanı’nda Çar Aleksandar’ın heykeli bulunuyor. Bu meydan ve bu heykel Helsinki tarihinin bir nevi yansıması.
Helsinki Senato Meydanı’nın kuzey yanından biraz ilerleyince granit kayalık üzerindeki 10 metre yüksekliğinde Lutheran Katedrali bulunuyor. Katedral, 1800’lü yıllarda tamamlanmış.

Katedral Kafamın üzerinde görünüyor 🙂

– Pazar Meydanı

Baltık denizi kıyısında kurulan Pazar, bahar aylarında oldukça aktif oluyor. Kışları ise Christmas Market kuruluyor. Pazarı gezmesi ve alışveriş yapması oldukça keyifli. Çeşitli hediyelik eşya standları, çiçekçiler, geleneksel ürün standları, yerel lezzetler ve tabi ki taze meyve, sebzelerin satıldığı, bir çok stand var pazarda. Fiyatlar genel Finlandiya pahalılığı ile kıyaslandığında ise oldukça uygun.

Pazar meydanında Glögi içtik Can ile. Glögi Finlandiya’nın alkollü Christmas milli içeceği. İçinde çeşitli baharatlar ve fındık fıstık gibi yemişler var, oldukça lezzetli.

– Suomellina Adası

Biz gidemedik ancak eğer seyahatinizi yaz veya bahar aylarında gerçekleştirecekseniz mutlaka gitmenizi tavsiye ederim.
Unesco dünya mirasları listesinde yer alıyor bu ada. Üstelik feribot yolculuğu sadece 20 dk sürüyor.

– Kaya Kilisesi
– Linnanmaki Eğlence Parkı
– Finlandiya Ulusal Müzesi
ve
– Finlandiya Ulusal Sanat Müzesi

Diğer gezilebilecek yerler arasında. Biz prensip gereği Mısır’a gitmediğimiz sürece Müze gezmeyeceğiz. 🙂 Şaka bir yana, müzeli geziler için çocukların min. 4- 5 yaşına gelmelerini beklemek zorundayız.

Helsinki’de ne yenir? Ne içilir?

Baştan bunu da belirteyim; Finlilerin öyle ahım şahım bir mutfak kültürleri yok. Sabah kahvaltıları Porridge dedikleri Yulaf ezmesi ya da bir dilim siyah ekmek üzerine margarin, dilim kaşar ve salatalık menüsü üzerine kurulu. Yanında olmazsa olmazları filtre kahve.
Bir not: Finlandiya tüm dünya üzerinde en çok kahve tüketen tek ülke. kişi başı kahve tüketimi yıllık 8 ton! Siz düşünün nasıl bir kahve bağımlılığı var… Ancak bizdeki gibi instant kahve içmiyorlar, daima filtre kahve içiyorlar. Çay kültürleri neredeyse hiç yok. Her derdi sorunu kahve çözer inancı var. Hava şartları ve depresyon etkisi sanırım bu denli kahve içmeye itiyor onları...
Kahveleri ise gerçekten çok lezzetli.

Hadi kahvaltıyı yulaf ezmesi ya da dilim kaşarlı ekmek ile bitirdiniz diyelim… Peki ya ana yemek?
Tüm Finlandiya’nın en meşhur ve bence en lezzetli geleneksel yemeği; Reindeer (Geyik Eti) Patates, haşlaması ya da püresi yanında tiftik tiftik edilmiş geyik eti ve marmelat ile birlikte servis ediliyor bu yemek. Yanında bira (ev yapımı alkolsüz bira ya da bildiğiniz bira. her ikisi de her restoranda mevcut.)
Biz Kahvaltı için Fazer Cafe’yi tercih ettik. Fazer markası Finlandiya’nın en lezzetli çikolatalarını üreten marka. Onlarca çeşit çikolatası var Fazer’in ve inanın bana çikolataları çoooooooooook lezzetli. Elimden gelse sonsuza kadar “o” harfi koyardım anlatımı güçlendirmek için 🙂
Fazer Cafe, hem yerinin kolaylığı hem de içindeki çeşit fazlalığı sebebiyle tercihimiz oldu. Can tabiki memnun kalmadı, hatta aç kaldı ve hatta self service olayını tam olarak çözemedi ama biz Fırti ile severek yedik aldıklarımızı.

Fazer Cafe

Fazer Cafe

Akşam yemeği için ise Finli arkadaşım Seppo ile birlikte Zetor restorana gittik. Bu restoran da Helsinkinin tam merkezinde yer alıyor. Tren istasyonuna çok yakın.
Restoranın içi harika dekore edilmiş. Eski arabalar, loş ışıklar, ekmek köşesi, duvarda çeşitli sanatçıların bilinmedik pozları ile sanki müze gibi gezidiriyor kendisini. Yemeklerin lezzeti ve porsiyonların büyüklüğü gayet tatmin edici. Fiyatlar ne çok pahalı ne de çok ucuz. Bizim hesabımızı Seppo ödediği için maalesef tam rakamı paylaşamayacağım sizinle. 🙁

Zetor

Fırtına için Somonlu çorba ve sağda meşhur Reindeer yemeği

Ancak; uygun bütçe ile karnımızı doyurmak istiyoruz tek seçeneğimiz Mac Donalds’mı diyenler için de bir önerimiz var tabi ki.
Helsinkiye geldiğimiz ilk akşam Can’ın süper internet araştırmaları ile bulduğumuz Pizzacı “Puttes Bar&Pizza” hem bizim otelimizin çapraz sokağında dolayısıyla şehir merkezinde çok kolay bir yerde yer alıyor, hem de fiyatları oldukça uygun ve lezzetli pizzalarıyla süper bir alternatif uygun fiyatlı yemek için.
İki Pizza, bir Salata, bir soda, bir bira için 30Euro ödedik. (Evet, bu para Finlandiya için çok ucuz! Bir fincan kahve bir dilim kek için 20 euro ödenen bir memleket burası.)

Stockmann önü

Yine Şehir Merkezindeki Stockmann alışveriş merkezinin en üst katı food court olduğu için hem alacarte hem de fastfood seçenekleriyle nispeten ucuza bir şeyler yiyebileceğiniz yerlerden. Aynı şekilde Forum alışveriş merkezinin food court’u da bu şekilde.
Şehirde çok fazla kebapcı da mevcut. Kebapcıların çoğu Kosovalılar tarafından işletiliyor.

Biz Helsinki de iki gün geçirip Christmas için biraz daha kuzeye Hyvinkaa şehrine geçtik. Benim Finli ailem Merjalar ile birlikte hem Hyvinkaa’da hem de onların “kottage” (yazlıkları) olduğu Padasjoki’de iki gün geçirdik. Padasjoki bölgesinde göller ile ünlü Finlandiya’nın en meşhur göllerinden biri olan Paijanne Gölü var. Yazının sonunda Göl kenarındaki yazlıklarından da fotoğraflar ekledim.

4 tam gün Finlandiya ve çeşitli şehirlerinde geçirdikten sonra ver elini Tallinn!

Padasjoki

Leave a Reply