Taraklı’ya kadar gelmişken Bolu’nun en güzellerinden biri olan Göynük’ü es geçmek olmaz. Taraklıdan yarım saat, İstanbul Anadolu yakasından iki buçuk saatte ulaşabileceğiniz muhteşem bir yer.
Biz Aralık ayının son güneşli günlerinde gerçekleştirdik bu gezilerimizi. Günün büyük bölümünü Taraklı’da harcayınca Göynük’ü akşam üzeri görme şansımız oldu ama bu bile bize yetti.
Göynük’ün tarihi Friglere kadar uzanıyor, Osmanlı’nın burayı fethetmesinden günümüze kadar tarihi dokusu pek bozulmamış oldukça şirin bir köy.
Hazır Göynük’e gitmişken, güzelim sokaklarında dolaşıp, tarihi evlerin önünde bol bol fotoğraf çekebilirsiniz ama aşağıda sıralayacağım yerlere de gitmenizi şiddetle tavsiye ederim.
- 1335 yılında inşa edilen Süleyman Paşa Camii ve Hamamı (Osmanlı dönemi padişahlarından Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa buraya yerleşmiş. Bu camii ve hamam o dönemden günümüze kadar gelen eserler.)
- 1464 yılında yapılan Akşemsettin Türbesi (Akşemsettin; Fatih Sultan Mehmet’in hocası. 15 sene boyunca Göynük’te yaşamış. Ölünce Fatih Sultan Mehmet onun anısına bir türbe yaptırmış. Ayrıca Her Yıl Mayıs ayında Akşemsettin etkinlikleri düzenleniyormuş.)
- Göynük’ün Simgesi Zafer Kulesi. 1924 yılında yapılan Kasabanın en yüksek noktasında yer alan Zafer Kulesi her yerden görülebiliyor. En çok bu kulenin fotoğraflarına raslarsınız Göynük denilince ayrıca Kuleye hem araba ile hem de yürüyerek çıkmak mümkün ve kaleden görünen manzara enfes. Biz dibine kadar aracımız ile çıktık. Fırtına her zamanki gibi huysuzlandı ne pusetini istedi ne de yürümek 🙂 Köydeki işiklar yavaş yavaş yanmaya başlamıştı. Fırtına azıcık daha uslu dursaydı daha uzun süre kalırdık Zafer Kulesinde.
- Çubuk ve Sünnet Gölü. Göynük Kasabasına yakın iki göl var. Eğer bu yöreyi baharda ya da yazın ziyaret edecekseniz her iki göle de uğramanızı tavsiye ederim. Açıkçası hava kararmışken ve Aralık ayı soğuklarında bizim için olmadı. O nedenle Bahar ayları nokta atışı olur diyorum.
Göynük’te ne yenir?
Blog yazarken ve gerçek hayatta yaşarken en keyif aldığım kısım “yemek yeme” 🙂
Göynük’e kadar gitmişken “Osmanlı Sofrası” restoranına mutlaka gitmelisiniz. Öve öve bitiremeyeceğim lezettleri olan bir restoran burası. Aynı Taraklı’da olduğu gibi. 🙂 Belirtmeme gerek var mı bilmiyorum fiyatları çok uygun.
Biz çok aç olmadığımız halde Kiremit Ateşinde pişirilen etli yaprak sarma, mantı ve Fırtına’ya bol vitaminli Osmanlı çorbası söyledik ve hepimiz her şeyi kısa sürede midemize indirdik.
Fırtına’ya köy bakkalından aldığımız 7 liralık oyuncak yine onu dünyanın en mutlu bebeği yapmaya yetti arttı. İşte bu yüzden anne olmayı, çocuğumla en küçük şeylere şaşırmayı, onunla birlikte onun temposunda yaşamayı çok seviyorum.