Herkesin seyahat etmek için farklı sebepleri vardır şüphesiz, bana göre seyahat etmek özgürlüktür. Eğer uzunca bir süre bir rutinde takılı kalıyorsam, yakın veya uzak hiçbir yere gidemiyorsam gerçekten moral olarak çok kötü etkileniyorum.
Çocukluğumdan beri ailemle, üniversitedeyken yalnız veya arkadaşlarımla, sonra eşimle ve şimdi de çocuklarımla seyahat ediyorum. Hayatımın en keyifli seyahatleri çocuklarla yaptıklarımdan oluşuyor. Sosyal medyada son günlerde sürekli karşıma çıkan bir yazı var Doğan Cüceloğluna ait.
‘Çocuğunuzla şimdiki günleri ancak bir kere yaşayacağınızın farkında mısınız? Bir daha yaşama şimdiki gözlerle bakmayacaklar’
Beni oldukça derinden etkileyen bir cümle bu. Gerçekten de zaman o kadar hızlı akıp gidiyor ki… Bir şeylerin olmasını bekleyerek harcanan zaman hayatlarımızdan çok şeyler alıp götürüyor. Çocuklarımızla bir şeyler paylaşmama adına etrafımız ve zihnimiz o kadar dolu ki;
Önce bir sütten kesilsin, hele bir ayaklansın da yürüsün, emeklemeye başlasın da kucak istemesin, konuşabilsin ki laftan anlasın, havalar güzelleşsin ki hasta olmasın, kırkı çıksın da hele sonrasında gezsin, vb… Bunlar aklıma ilk gelenler ve bir de etrafımda ‘ay ben cesaret edemem’ diyenler var. Neden peki? İnsan isterse her şey olur. Biz 14 aylık bir bebek ile Balkan turu yaptık, bunu neden yazıyorum Balkan turu deyince aklınıza öyle kolay bir rota gelmesin. Balkan ülkelerinin tek sıra, patika ve virajlı yollarında tam on üç saat araçtan hiç inemeden gitmek zorunda kaldığımız bir turdan bahsediyorum. Bizimki de bir şey mi? Ne aileler var yeni doğmuş bebekleriyle Güney Amerika Turu yapıyorlar hem de motor ile. (Gidilen ülkelerin koşullarını az çok hepimiz biliyoruz)
Zaman geçiyor ve geçen zamanı bebeklerimiz, çocuklarımızla en güzel şekilde değerlendirmek bizim elimizde.
Fırtına doğalı tam on sekiz ay olmuş! İnanılmaz! Ne ara doğdu, ne ara bu kadar büyüdü de yakında bir kardeşi olacak inanılır gibi değil.
Fırtına ile çok daha fazla gezebilirdik aslında bazı sağlık problemleri yaşamasaydık. Yine de henüz dört aylıkken araba ile İstanbul’dan Bodrum’a oldukça sakin ve sorunsuz gitmeyi başarmıştık. Hafta sonları Sapanca, Bursa, Edirne, Eskişehir ve daha nice yerlere gittik durduk. Onunla bebekken gezmesi ayrı güzeldi, büyüyüp ayaklanınca ayrı bir güzel oldu.
Bir şehri, bir ülkeyi, o ülkenin insanlarını, yemeklerini tanımak, görmek çok güzel ama tüm bu saydıklarımı şansınız varsa bir çocuğun gözünden görmek paha biçilemez! Ben çocukla gezerken çocuğum bana ayak bağı olacak, ağlayacak, olmadık yerlerde karnı acıkacak diye hiç düşünmedim. Aksine onunla farklı bir atmosferde bir şeyler paylaşmanın ne derece keyifli olacağını düşündüm hep ve öyle oldu.
Siz çocuklarınızı nasıl yetiştirirseniz öyle bireyler olurlar. Nasıl alıştırırsanız hayatlarına öyle devam ederler. Kimsenin annelik ve babalık tarzı konusunda konuşmak istemem, herkese saygı duyarım çocuk yetiştirme konusunda ama biz Figanmeşe ailesi olarak çocuğumuzu bir takım klişelerden uzak ve hiçbir konuda takıntısı olmadan yetiştirmeye çalışıyoruz. Yalnızca ev yemeği yiyen, yalnızca kendi yatağında uyumayı seven, yalnızca telefona bakarsa bir restoranda uslu duran veya gündüzleri illaki saat on bir de uyuyan bir çocuk hiç olmadı Fırtına. Bizim tempomuza ayak uydurdu, biz de ona uyum sağlamaya çalışıyoruz. Önümüzdeki yıl dünyaya gelecek kızımızı da alıp dört kişilik yeni ailemizle hiç durmadan gezmeye devam edeceğiz. Bu arada şu an hamile olmam gezmeye ara verdiğim anlamına gelmiyor. Her fırsatta hop bir yerlere gitmeye devam ediyoruz.
Neden çocuklarımızla geziyoruz? Çok uslu çocuklar oldukları için mi? Hayır. Biz anne ve baba olarak proje çocuklar yetiştirmek istemiyoruz. Dünyanın en zeki, en başarılı en yetenekli, en çok yabancı dil konuşan çocuklarına sahip olmak gibi hırslarımız da yok. En iyi eğitimi alsınlar, en iyi okullarda okusunlar diye de koşturmuyoruz. Biz istiyoruz ki, kendi yeteneklerini kendileri keşfetsin, ne yapmak, nerede okumak istediklerine kendileri karar versin, bizimle gezerek, görerek, duyarak, yaşayarak öğrensinler, kreşte geçirecekleri zamanı bizimle hava limanlarında geçirsinler. Biz ne kadar zorlasak da hayat bizi kendi rotasında ilerletiyor zaten. Neden çocuklarımızla geziyoruz? Çünkü onlar ile birlikte gezebileceğimiz zaman çok kısa…
Dünya dediğin yer çocukla gezilir. Zor olmuyor mu tabi ki oluyor ama zor olması hiç olmamasından daha iyidir.
Sevgiyle kalın.